Türkiye sınırlarına kuş uçuşuyla 103 km. mesafedeki Musul; Asur ve Babil uygarlıklarına, Emevî ve Abbasî Devletlerine, Selçuklulara, Zengilere, Erbil Atabeyliği’ne, Karakoyunlu’ya, Akkoyunlu’ya ve Safevilere yurt olmuş, Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı toprağına katılmış ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde de bir Osmanlı vilayeti hâline gelmiştir.[i] Yüzyıllar boyu bir Türk kenti olan ve halen de tüm demografi değiştirme çabalarına rağmen bu hüviyetini koruyan Musul, I. Dünya savaşı sonrası Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesi bahane edilerek İngilizlerin işgaline uğramıştır.
Misak-ı Milli maddeleri arasında yer alan Musul, Lozan Görüşmelerinin de en önemli konularından biri olmuştur. Lozan Görüşmelerinde çözüm bulamayan Musul sorununun çözümü, ileri bir tarihe bırakılmış ve bu konudaki görüşmeler, 1924 yılında İngiltere ile tekrar başlamıştır.
İngiltere’nin konuyu (İngiltere’nin üye olup, Türkiye’nin üye olmadığı) Milletler Cemiyetine taşımak istemesi ile mesele Türkiye’nin aleyhine olacak şekilde neticelenmiştir. 5 Haziran 1926 yılında imzalanan Ankara Anlaşmasıyla Musul, İngiliz Mandası olan Irak’a bırakıldı. Türkiye ise Musul Petrol gelirlerinin %10’nunu 25 yıl boyunca alma hakkını kazandı. Anlaşma ile Türkiye–Irak sınırı çizildi. Musul, Misak-ı Milli içerisinde yer almasına rağmen elimizden çıktı.[ii]
Ankara Antlaşması ile Türkiye, bölgedeki siyasi iddialarından vazgeçmiş oldu. Ancak Irak yönetimi, Ankara Antlaşması’nın şartlarına bağlı kalmadı. Irak hükümetlerinin Musul, Kerkük ve Erbil’de yaşayan Türkmenler üzerindeki ekonomik ve kültürel baskısını arttırması buna örnek olarak verilebilir.[iii]
Mustafa Kemal Atatürk’ün, Musul’un önemini çok iyi bilmesine rağmen gerek yaşanan Şeyh Said isyanı, gerekse de dönemin koşulları, Türkiye’nin elini kolunu bağlamıştı. Sorun ile alakalı Atatürk, TBMM’de yapmış olduğu konuşmasında şu önemli açıklamayı yapmıştı;
“Musul sorununu bugünden halledeceğiz. Ordumuzu yürüteceğiz, bugün alacağız dersek bu mümkündür. Musul’u gayet kolaylıkla alabiliriz. Fakat Musul’u aldığımızda arkasından muharebenin hemen sona ereceğinden emin olamayız. Şüphesiz orada bir harp cephesi açmış olacağız.” (TBMM G.Z.C. Cilt 3; İş Bankası Yayınları; Ankara-1985 s; 1317)[iv]
Bu kaygılarla hareket ederek diploması kanallarının kurulmaya çalışıldığı fakat İngiltere’nin etkin hamleleri ile süreci iyi yönettiğini görmekteyiz. Kurtuluş savaşı gibi önemli bir savaştan çıkan, Osmanlı Devletinin çöküşü üzerine yeni bir devlet kurmayı başaran ve rejim değişikliğinden kaynaklanan sorunlarla boğuşan devletimizin içinde bulunduğu durumu da göz ardı edemeyiz.
Yıllar sonra yine gündemde olan Musul için şartlar değişmiş değildir. Yıllar önce kaybettiğimiz Musul, eğer ülkemizin bir toprağı olabilseydi enerji noktasında dışa bağımlı olmaya devam eder miydik?[v] Yoksa ülkemizin güneydoğusunda yaşanan terör sorununu, daha şiddetli bir şekilde Musul’da da yaşanır mıydı?
Enerji ve terör sorunu, belki de birlikte ele alınması gerekir. Musul, enerji konusundaki önemi yüzünden bugün terör örgütlerinin gözünü kamaştırıyor. Batı ülkeleri, bu sebeple Musul üzerinde oyunlar oynuyor. Türkiye bölgedeki gelişmeleri çok yakından takip ederken Musul konusunda daha hassas olması da bu yüzdendir.
Bugün Musul’un tarihi yeniden yazılmak isteniyor. Batı ülkeleri, Musul üzerinde yeni bir denklem kurma amacını güdüyor. DAEŞ Musul’dan çıkarıldıktan sonra, Musul kime veya kimlere bırakılacak?
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu konuda yaptığı bir açıklamada Musul üzerinde oynanan oyunlara değinerek ülkemizin Musul politikasını şu cümlelerle anlatıyor:
“Musul halkını kendi kaderine terk edebilirmiyiz? soruyorum. Musul’u alıp başkalarına verme hesabı var. Biz Musul’da Musullular yaşamalı diyoruz. Bizim Başika’dan çıkma niyetimiz yok. Musul sorunu halledilene kadar biz oradayız…”[vi]
Devletimiz bir şekilde Misak-ı Milli sınırlarına önem ve değer verdiğini göstererek Musul konusunda üzerine düşeni yapmaya çalışıyor. Musul, enerji savaşlarındaki önemi yüzünden Batı’nın kolaylıkla vazgeçeceği bir yer değildir. İngiltere’nin geçmişte yaptığı gibi, Türkiye bölge üzerinde hamleler yapmaya çalıştıkça ülkemizin içini karıştıracak eylemler gerçekleşmektedir. Masada oyunu iyi kurgulayan ve sahaya da hâkim olan güç, bölgede başarıya ulaşacak gibi görünüyor. .
.
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız
____________________
[i]http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-71/musul-sorunu-ve-lozan
[ii]https://www.etarih.net/tr/cumhuriyet/dispolitika/musulsorunu.html
[iii]http://www.sosyalbilgiler.gen.tr/musul-sorunu-ve-sonucu/
[iv]http://www.milliyet.com.tr/su-musul-sorunu–ekonomi-ydetay-2329020/
[v]http://akademikperspektif.com/2016/10/09/musul-meselesi/
[vi]http://t24.com.tr/haber/erdogan-musul-sorunu-hallolana-kadar-basikadan-cikmayacagiz,365258
Comments are closed