Bağış Sepeti

Yasal Uyarı: Kaynak gösterilmeden ve açık link verilmeden sitede yer alan yazılar kullanılamaz.

Öne Çıkanlar

DARFUR’DA KATLİAM VE SUDAN’DAKİ KIRILGAN ATEŞKESİN JEOPOLİTİĞİ

Recai BAYHAN

29 Ekim’de Sudan’da hükümet güçleri ile Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) arasında ilan edilen ateşkes, ülkenin batısındaki Darfur’da yaşanan kanlı bir saldırıyla kısa sürede sarsıldı. Suudi Arabistan’a ait bir doğum hastanesine düzenlenen saldırıda, hasta, sağlık çalışanı ve yakınlarının da aralarında bulunduğu 460 kişi paramiliter unsurlar tarafından öldürüldü. Bu olay, sadece Sudan içindeki güç dengesini değil, bölgesel ve uluslararası çıkarların çatıştığı karmaşık jeopolitik zemini de yeniden alevlendirdi.

Sudan: Afrika Boynuzunun Jeopolitik Kalbi

Sudan, Kızıldeniz kıyısındaki jeopolitik konumu, zengin doğal kaynakları ve Nil Nehri üzerindeki payı nedeniyle uzun süredir bölgesel rekabetin merkezinde yer alıyor. Ülke, Afrika ile Arap dünyası arasındaki köprü olarak görülüyor. Bu nedenle Sudan’daki her gelişme, doğrudan Mısır, Etiyopya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi aktörlerin güvenlik ve nüfuz politikalarını, dolaylı olarak da bölgedeki diğer ülkeleri etkilemektedir.

Suudi Arabistan ve BAE: Nüfuz Mücadelesinin Yeni Cephesi

Suudi Arabistan ve BAE, 2023’teki çatışmaların başından bu yana Sudan’daki gelişmeleri yakından izliyor. Her iki ülke de hem Kızıldeniz güvenliği hem de Sudan’ın liman altyapısı ve tarım kaynakları üzerinde etkili olmayı hedefliyor. RSF lideri Mohamed Hamdan Dagalo (Hemedti) geçmişte BAE ve Suudi Arabistan’la Yemen savaşında iş birliği yapmış, bu ilişkiler RSF’nin bölgesel düzeyde mali ve lojistik destek bulmasını kolaylaştırmıştı.

Buna karşın Sudan ordusu lideri Abdel Fattah Abdelrahman Al-Burhan, Mısır’la yakın ilişkiler kurarak Kahire’nin desteğini almayı başardı. Bu durum, Sudan’daki savaşın sadece iç dinamiklerle (Güney Sudan’ın ayrılmasını müteakip kalan petrol sahalarına ve özellikle altın yataklarının bol bulunduğu Darfur bölgesine hâkimiyet) değil, bölgesel güç eksenleriyle de şekillendiğini gösteriyor.

Mısır ve Etiyopya: Nil Deltası Üzerinde Dolaylı Rekabet

Mısır için Sudan’daki istikrar, yalnızca sınır güvenliğinden ibaret değil, aynı zamanda Nil Nehri’nin su paylaşımı açısından da yaşamsal öneme sahip. Kahire yönetimi, Sudan’ın zayıflamasını, Etiyopya’nın Büyük Rönesans Barajı (GERD) üzerinden daha fazla baskı kurmasına olanak tanıyabileceği gerekçesiyle tehdit olarak görüyor.

Etiyopya ise Sudan’daki kaostan faydalanarak kendi sınır güvenliği ve iç politik istikrarını güçlendirme arayışında. Bu iki ülke arasındaki dolaylı rekabet, Sudan’daki her diplomatik girişimi daha da karmaşık hale getiriyor.

Batı’nın Zayıf Tepkisi ve Rusya’nın Gölgesi

ABD ve Avrupa Birliği, çatışmaların başından beri insani yardım çağrılarıyla sınırlı bir diplomasi yürütüyor. Ancak Wagner grubunun Sudan’daki altın ticareti ve askeri eğitim faaliyetleri, Rusya’nın bölgedeki etkisinin arttığını gösteriyor. Rusya, Port Sudan’da askeri üs kurma girişimini sürdürürken, bu hamle hem ABD hem de Suudi Arabistan’ın güvenlik çıkarlarıyla doğrudan çelişiyor. Bu da Sudan’ı küresel güç rekabetinin yeni bir cephesi haline getiriyor.

Burhan’ın Hamlesi: İç Güvenlikten Fazlası

Darfur’daki katliamın ardından Burhan’ın bölgeye kendi kontrolünde bir idari yapılanma yerleştirmesi, sadece güvenlik önlemi değil, aynı zamanda bölgesel ittifaklara mesaj niteliğinde bir siyasi hamle olarak da okunuyor.

Burhan bu adımla, ‘ülke yönetimini yeniden merkezileştirme’ iddiasını güçlendirirken, RSF’nin fiilî kontrol alanlarını daraltma ve uluslararası arenada ‘meşru yönetim’ imajını pekiştirme çabası içinde.

Sonuç: Sudan, Bölgesel Dengenin Barometresi

Darfur’daki doğum hastanesine yönelik saldırı, Sudan’daki sivillerin artık hiçbir güvenli alana sahip olmadığını acı bir biçimde ortaya koydu. Ancak bu trajedi sadece insani bir felaket değil, Afrika Boynuzu’nda güç dengelerini belirleyecek bir kırılma anı anlamına da geliyor.

Sudan’daki ateşkesin çökmesi; bölgesel rekabetin tırmanmasına, Kızıldeniz güvenlik mimarisinin zayıflamasına ve yeni mülteci dalgalarının doğmasına yol açabilir.

Barış girişimlerinin başarıya ulaşması, artık sadece Sudanlı tarafların değil, bölgesel aktörlerin çıkar hesaplarından ödün verme veya vazgeçebilme kapasitesine doğrudan bağlı gözüküyor.

.

Recai BAYHAN
SASAM Batı Afrika Bölge Koordinatörü

img

Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM); 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bağımsız bir düşünce kuruluşudur. Sahipkıran; Müşteri (Jupiter) ve Zühre’nin (Venüs) aynı hizada (bir burçta) oldukları zamanda doğan kişilere atfedilen bir sıfattır. Bu kişilerin cihangir olacaklarına inanılır. Cengiz ve Timur Hanların Sahipkıran oldukları bilinmektedir. Türk Dil Kurumunun yayınladığı güncel sözlükte, Sahipkıran için; “güçlü ve üstün hükümdar” tanımı yapılmaktadır.

Comments are closed

Benzer Gönderiler


Warning: Undefined variable $logoUrl in /home2/sahipkiranorg/public_html/wp-content/plugins/iyzico-woocommerce/includes/Common/Helpers/BuyerProtection.php on line 79