Bağış Sepeti

Yasal Uyarı: Kaynak gösterilmeden ve açık link verilmeden sitede yer alan yazılar kullanılamaz.

Etkinlikler

“SURİYE’DE SON DURUM VE TÜRKİYE’NİN SEÇENEKLERİ” KONULU ÇALIŞTAYIMIZ GERÇEKLEŞTİ

Merkezimizce düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 20.si, Suriye’de yaşanan iç savaşın geldiği son durum, Kürt Koridoru tartışmaları, savaşın Türkiye’ye etkileri ve Türkiye’nin önündeki politika seçeneklerinin analiz edildiği bir çalıştay şeklinde gerçekleşti. SASAM Etnik ve Dini Yapılar Koordinatörü Rasim BOZBUĞA’nın sunumuyla gerçekleşen çalıştayda, şu tespitler yapıldı;

– Suriye rejiminin öncelikli hedefi, kendisini devirmeyi ve tüm Suriye’de hâkimiyet kurmayı hedefleyen Özgür Suriye Ordusu ile Nusra Cephesi ve IŞİD gibi selefi guruplardır. Dolayısıyla sadece Suriye’nin kuzeyinde bir koridor kurmayı hedefleyen ve Şam rejimini hedef almayan YPG güçleri, rejimin hedefi değildir.

– Zaten 2012 Temmuz ayında rejim güçleri, Suriye’nin kuzeyindeki askeri varlığını kendiliğinden Şam’a çekerek bölgeyi adeta YPG’ye terk etmiştir.

– Son gelişmelerden sonra Suriye sınırımızın 640 km.sinin (sınırımızın yaklaşık %70’i) PYD, 76 km.sinin IŞİD, 70 km.sinin ÖSO, 120 km.sinin El Nusra ve 20 km.sinin de Suriye Devletinin kontrolünde olduğu ifade edilmektedir.

Suriye'deki Son Durumu Gösteren Harita
Suriye’deki Son Durumu Gösteren Harita

– Uluslararası koalisyonun hava desteği ile daha önce IŞİD’ e kaptırdığı bölgeleri rahatlıkla geri alan ve Suriye rejiminden de bir direnç görmeyen YPG güçlerinin, koalisyonun hava desteği devam ettikçe Akdeniz’e kadar tüm sınırımızda hâkimiyet kurması kaçınılmaz ve zamanlama meselesidir.

– Ancak Kürt nüfus, Suriye nüfusunun sadece yaklaşık %8’ini oluşturduğundan, YPG Akdeniz’e açılan bir koridor boyunca hâkimiyet kursa da, bu bölgede yerleşik demografik yapıyı bozmadan hâkimiyetini uzun süre devam ettirmesi mümkün gözükmemektedir.

– Suriye sınırımız boyunca PKK’nın Suriye kolu olan YPG’nin hâkimiyetinde bir Kürt koridoru oluşmasıyla birlikte, 911 km ile en büyük sınır komşumuz PKK’nın uzantısı YPG olacak ve 384 km’lik Irak sınırımızda Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin hâkim olduğu da göz önüne alındığında, 1295 km’lik tüm güney sınırımız Kürt bölgeleri ile komşu haline gelecektir.

-Güney sınırlarımız boyunca Akdeniz’e uzanan bir Kürt koridorunun oluşması, Türkiye’nin Suriye Savaşının başından beri savunduğu Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ilkesine aykırı bir durum ortaya çıkaracaktır.

– Oluşturulacak koridor; Musul ve Kerkük petrollerinin artık Türkiye üzerinden değil, bu koridor üzerinden dünya piyasalarına arzını hedeflemektedir. Bu da, Ortadoğu’daki kaos nedeniyle zaten bölgeye ihracatı durma noktasına gelen Türkiye’nin ekonomisini oldukça olumsuz etkileyecektir.

– Koridorun kalıcı olabilmesini sağlamak amacıyla bölge demografisi ile oynayan ve Arap ve Türkmen nüfusu göç etmeye zorlayan YPG’nin bu politikaları, Türkiye’ye daha fazla mülteci akımına yol açacak ve zaten çok ağır bir yükün altında olan ülkemizi daha da zora sokacaktır.

– IŞİD’e karşı oluşturulan ancak Türkiye’nin karşı karşıya olduğu diğer sorunları dikkate almayan Uluslararası Koalisyon, mezkûr koridorun oluşması için önemli bir fonksiyon üstleniyor görüntüsü vermektedir.

Tüm bu tespitlerden yola çıkılarak, Türkiye’nin;

– Özellikle gelen mülteci akınını Suriye sınırları içinde durdurmak ve mevcut mültecilerin en azından bir kısmını iskan etmek için kendi kontrolünde bir güvenli bölge kurulması için acilen uluslararası mekanizmaları harekete geçirmesi,

– Uluslararası mekanizmaların bu talebe soğuk bakmaları durumunda, mevcut durumda karşı karşıya olduğu ağır yük ve önemli riskler nedeniyle Suriye politikasını tekrar gözden geçireceği ve gerekirse Suriye Devleti ile görüşerek bu güvenli bölgeyi oluşturacağı yönünde kararlı olduğunu deklare etmesi,

– Suriye’nin toprak bütünlüğünün bozulmasının Türkiye’nin kırmızıçizgisi olduğunun kararlı bir şekilde deklare edilmesi ve toprak bütünlüğünün korunması için tüm taraflarla görüşme kanallarının açık tutulması,

– Hali hazırda sayıları 2 milyonu geçtiği ifade edilen mültecilere yapılan yardımlar konusunda uluslararası mekanizmaların acilen harekete geçirilmesi ve yapılan masraflar için uluslararası kurumlar ve diğer ülkelerin “takdir etme” dışında ekonomik yükü paylaşmaları için diplomatik girişimlerde bulunulması,

– YPG’nin bölge demografisini bozan politikalar izlemesinin kabul edilemeyeceğini ve bunun bir askeri müdahale nedeni olarak görüldüğünün kararlı bir şekilde deklare edilmesi,

– Suriye’de (başta demografik yapıyı değiştirmek için göçe zorlama olmak üzere) işlenen tüm insan hakları ihlallerinin izlenmesi ve bu ihlallerin uluslararası kurumlara iletilmesi için mekanizmalar oluşturulması,

– IŞİD ve benzeri aşırı grupların Türkiye’den insan kaynağı kazanmalarının önüne geçilmesi için politikalar üretilmesi

konularında biran önce harekete geçmesi gerektiği yönünde görüşler ifade edildi.

"SURİYE TOPRAKLARINDA TAMPON BÖLGE OLUŞTURULMASI" Okumak için tıklayınız.
“SURİYE TOPRAKLARINDA TAMPON BÖLGE OLUŞTURULMASI” Okumak için tıklayınız.

ÇALIŞTAYDAN KARELER

20150623_181953

20150623_182008

20150623_182030

img

Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM); 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bağımsız bir düşünce kuruluşudur. Sahipkıran; Müşteri (Jupiter) ve Zühre’nin (Venüs) aynı hizada (bir burçta) oldukları zamanda doğan kişilere atfedilen bir sıfattır. Bu kişilerin cihangir olacaklarına inanılır. Cengiz ve Timur Hanların Sahipkıran oldukları bilinmektedir. Türk Dil Kurumunun yayınladığı güncel sözlükte, Sahipkıran için; “güçlü ve üstün hükümdar” tanımı yapılmaktadır.

Comments are closed

Benzer Gönderiler