Bağış Sepeti

Yasal Uyarı: Kaynak gösterilmeden ve açık link verilmeden sitede yer alan yazılar kullanılamaz.

Eğitim

TÜRK ÖĞRENCİLERİN GÖZÜNDEN İNGİLTERE VE İNGİLTERE’DE EĞİTİM

Ebru CANLI

Her öğrencinin hayalidir yurtdışına çıkmak veya yurtdışında eğitim görmek… Ancak yurtdışına çıkmak, hele hele yurtdışında eğitim görmek, pek çok genci korkutur derinden derine. Bilmediği memleketlerde ve bilmediği insanlar içinde nelerle karşılaşacağını ve karşılaştıklarıyla başedip edemeyeceğini düşünüp endişelenir içten içe…

Ben de SASAM İngiltere Şubesinde Erasmus kapsamında yaptığım staj çalışması kapsamında, yurtdışında eğitim hayalini İngiltere’de gerçekleştiren bazı öğrenci arkadaşlarımızı ulaşıp tecrübelerini sizin için derledim. Bilindiği gibi tecrübe, en büyük öğretmendir.

Öğrenci arkadaşlarımıza buraya ilk geldiklerinde yaşadıkları sıkıntıları, beğendikleri veya beğenmedikleri durumları, sosyal hayatta nelerle karşılaştıklarını, İngilizce öğrenme durumlarını, İngiltere’nin onlara neler kazandırdığına dair sorular sorarak İngiltere’ye gelmeyi düşünen veya gelecek olan öğrenci arkadaşlarımıza bu tecrübeleri aktararak onlara bir katkımız olsun istedim.

İngiltere maceranız nasıl başladı?

Her şey önce karar vermekle başlar. Buraya gelen öğrenci arkadaşlarımızın da önce karar verdiğini sonra buna ilişkin adımlar attığını gördük.  Kimi öğrenci arkadaşımız üniversitede dilin zaten gerekli olacağını ve bunu da en iyi İngiltere’de halledebileceği düşüncesiyle yola çıktığını kimi burada bir Üniversite’ye başlama hayaliyle kimisi de Amerika vize vermediği için bu maceraya atıldığını gördük.

Öğrenci arkadaşlarımıza buraya ilk geldiklerinde neler hissettiğini ve nasıl zorluklarla karşılaştığını sorduk. Öğrenci arkadaşlarımızın içinden daha önce yurtdışına çıkanlar bu konuda daha rahat ve ne yapacağını bildiklerini belirtirken ilk yurtdışı deneyimini yaşayan arkadaşlarımız için bu durumun daha zor olduğunu gördük. Bu durumu bazı arkadaşlarımız şöyle ifade etti: ‘Havaalanına indik, pasaport kontrolüne geldiğimde sorulan sorulara sıfır İngilizcemle bir şeyler anlatmaya çalışırken buldum kendimi o an artık yurtdışında olduğumu anladım.’ ‘ İlk yurtdışı deneyimimdi ve üstelik aktarmalı geldim Pasaport kontrolünde epey bir gergindim oradan çıktıktan sonra etrafıma dönüp baktım herkes yabancı sanırım artık yurtdışındaydım. Başlarda biraz tedirgindim ancak kendime olan özgüvenimle bunu yapacağımı biliyordum. Beni almaya gelmesi için bir taksi ayarlanmıştı önceden onu bulup eve gittiğimde artık biraz daha rahatlamıştım.’

Öğrenci arkadaşlarımızın yaşadığı bu durumlar bir öğrencinin buraya geldiğinde yaşayacağı muhtemel durumlar arasındadır. Tabi İngiltere’ye et ve süt ürünlerinin getirilmesinin yasak olduğunu bilmeyen arkadaşlarımız bir de oradan sıkıntı yaşadılar. Aman dikkat!

Eyvah! Aç mı kalacağız?

Gelelim yemek konusuna.. Evet öğrenci arkadaşlarımız bir şekilde İngiltere’ye geldiler. Peki burada aç mı kalacaklardı…Tabi ki hayır. Türkiye’de bulduğumuz çoğu şey burada da mevcuttur. Buna ilişkin olarak sorularımızı cevaplayan öğrencilerimizden durumu şöyle açıklayanlar oldu: ‘Türkiye’de pek helal haram olayına takılmazdım burada çok pimpirikli davranıyorum bu helal mi acaba diye’ bu durum buraya gelen öğrencilerin yaşayacağı muhtemel olaylardan birisidir. Tavuk ve et yemekleri için güvenilir ve helal yerlerin mevcut olduğunu ve sıkıntı yaşamadığını belirtenler de oldu. İngiltere’nin Avrupa’ya göre daha çok balık ürünleri bulunan bir yer olduğunu ve bütün balık türleri mevcut olduğunu hele somon balığı seven birinin buradan ayrılmayacağını belirten öğrencilerimizin yanında  vejetaryen olanların işinin daha kolay olacağını çünkü İngiltere’de ürünlerin yüzde ellisi hatta daha fazlasının üstünde ‘suitable for vegetarians’ yazısını görebileceğini belirtenler oldu.

Ancak burada yaşayan ve özellikle aile yanında kalan öğrenci arkadaşlarımızın yakındığı bir konuya dikkat çekmek istiyoruz. Aile yanında kalan öğrenci arkadaşlarımız burada tencere kültürü bir yemek anlayışının olmamasından yakınmaktadır. Bir öğrenci arkadaşlarımız bu durumu şöyle açıklıyor: ‘Onlar için zaman oldukça değerli yemeğe zaman ayırmak bir zaman kaybı olarak görülüyor.’ Diğer bir öğrenci arkadaşımızın yemek konusunda şunu belirtmişti: ‘Türkiye’de nasıl öğrenciyseniz burada da aynısı olur yani makarna, pizza..’ başka bir öğrenci arkadaşımız ise yemeğe ilişkin olarak şunu belirtmiştir: ‘Daha çok hazır ve dondurulmuş ürünler görmeniz muhtemel olacaktır.’ Bu cevaplar burada aç kalmayacağınız bir göstergesidir. Tabi size aç kalmayacağınızın garantisini verdik hatta yöresel yemekleri de bulacaksınız ancak tadı konusunda garanti veremeyeceğiz maalesef onlar Türkiye’de kaldı…Ha bir de İngiliz çayını denemeden dönmeyin deriz.

Kurs sonrası ne gibi aktiviteler yapıyorsunuz?

Dil kursuna gelen öğrenci arkadaşlarımız kurs dışında bazı aktiviteler yaptığını ancak dil kursunun kendi yaptığı aktivitelere daha çok zaman ayırdığını gördük. Öğrenci arkadaşlarımızdan buna ilişkin olarak şu cevapları aldık: ‘Buradaki dil kursları, öğrencilerin sadece derse girip çıkmasıyla ya da bir şeyler öğrenmesiyle değil aynı zamanda belli etkinliklerle kurs dışında da öğrenciyle ilgilenip sosyal çevre edinmesini, sınıf kaynaşmasını sağlamayı ve o sosyal çevre yoluyla da öğrencinin İngilizce konuşmasına yardımcı olmaktadır.’ ‘Kursun yaptığı belli başlı etkinliklere katılıyorum. Bu etkinlikleri genellikle sınıfla ortaklaşa bir karar alıp uyguluyoruz. Bunlar arasında müzeye gitmek, bir kafeye veya bara gitmek ya da merkezi bir yerde fiyat araştırması yapıp bunları kendi aramızda tartışmak gibi… Buyüzden genel olarak bu etkinliklere katılmayı tercih ediyordum.’ ‘İlk zamanlar kursa fazla alışamadım, sonradan bu etkinliklerle ısındım ve arkadaş edinmeye başladım’ Bunların dışında öğrenci arkadaşlarımızın zamanlarını şehri tanımaya ayırdığını ya da başka şehirleri gezdiğini gördük. Ayrıca İngiltere’de park kültürünün geliştiğini ve her yerde oturabilecek bir park olduğunu, oralarda zaman geçirmekten hoşlandığını belirten arkadaşlarımızın yanında Türkiye’de olduğu gibi burada da sinema kültürünün olduğunu ve boş zamanlarda buralarda zaman geçirdiğini dile getiren öğrenci arkadaşlarımız da oldu.

İngiltere’de sosyal hayat

İngiltere’deki sosyal hayata öğrencilerin gözüyle bakmak istedik ve onlara sosyal hayatta nelerle karşılaştığını sorduk. Öğrenci arkadaşlarımızdan şu cevapları aldık: ‘Kültür olarak Türkiye’den zaten farklı bir yer. İnsanların zamanlarını boşa geçirmediklerini görüyorsunuz mesela metroya her bindiğinizde muhakkak elinde kitap veya gazete olan birilerini görebilirisiniz.’ ‘İnsanların diğer insanlarla pek ilgilenmediğini görüyorsunuz. Sosyal hayatta insanların diğer insanların yaptıklarına pek önem vermediğini Türkiye’ye göre çok anormal olan bir durum burada gayet normal karşılandığını görüyorsunuz.’ ‘Dışardaysanız muhtemelen koşan yürüyen spor yapan birilerine rastlarsınız üstelik yaşlı olan kişilerin bisiklet sürdüğünü veya sırt çantası takıp gezdiğini görürsünüz.’

Bir öğrenci arkadaşımız ise sokak sanatçılarına ilişkin şunu belirtmiştir: ‘Sokaklarda metrolarda müzik sesi duyarsanız sürekli dönüp bakmayın çünkü onlar burada her zaman olan sokak sanatçılarıdır.’ Büyük şehirlerde yaşayan bir öğrenci arkadaşımız ise sosyal hayatta ilişkin olarak şunu belirtti: ‘Londra gibi büyük bir şehirdeyseniz şehrin merkezinde muhakkak bir etkinlikle karşılaşırsınız. Yeni yerler yeni şeyler denemek isterseniz burası size çok fırsatlar sunabilir.’ Öğrenci arkadaşlarımızdan alış verişe dair olarak Türk lirasına çevirmediğiniz takdirde ülkenin kendi içinde ucuz olduğunu ve bunu en çok market alış verişlerinde görülebileceğini belirtenler oldu. Ayrıca marketlerin erken saatlerde kapanması da öğrencilerin dikkatini çeken konular arasındaydı.

İnsan ilişkileri açısından fazla mı sıcakkanlıyız (?)

İngiltere’ye gelen öğrenci arkadaşlarımızın buradaki insan ilişkileri hakkında neler düşündüğünü ve buna dair ne gibi sıkıntılar yaşadığını sorduk. Öğrencinin Türkiye’de yaşadığı aile ve sosyal çevresindeki ilişkilerinin verilen cevapları etkilediğini gördük.

‘İnsanların birbirlerine saygı duyduğunu gördüm. Kimse kimseye karışmıyor. Ancak bir güven problemi var insanlar diğer insanlardan korkuyor ve soğuk davranıyorlar.’ ‘Buraya kapalı geldim insanların eşarbıma takılacağına ve dışlanacağımı düşünmüştüm ama tam tersi kimse eşarbıma takılmadı aynı durumu ben Türkiye’nin bazı bölgelerinde yaşamadım. Ayrıca burada farklı kültürlerde insanların bir arada yaşayabileceğini gördüm.’

İnsan ilişkileri açısından pessimistic davranan öğrenci arkadaşlarımızdan ise şu cevapları aldık: ‘İnsanları soğuk. Herkes sadece kendini düşünüyor buna burada yaşayan Türklerde dahil.’ ‘Geldiğimde ilk dört hafta bir aile yanında kaldım çok zorlandım ister istemez bir sorumluluğun altındaydım ve insanlar soğuktu sonradan tek başıma olduğum başka bir yere taşındım.’

Başka bir öğrenci arkadaşımızın insan ilişkileri açısından yaşadığı bir olayı kısa bir kesit olarak sizlerle paylaşmak istiyoruz: “Yanında kaldığım ailenin 4-5 yaşlarında bir çocuğu vardı. Arada konuşuyorduk onunla bir gün üzerine su döktü hasta olmasın düşüncesiyle üstünü değiştirmesi için annesine gönderdim. Fakat annesi bu durumu hiç hoş karşılamadı hatta olay az kalsın polise kadar gidecekti. Bu yüzden olabildiğince onların aile ilişkilerine veya çocuklarına dokunulmaması gerektiğini anladım.” Türkiye’de gerek aile ilişkilerinin gerek sosyal hayat ilişlerinin sıkı olduğu bazı öğrenci arkadaşlarımız buna benzer bazı sıkıntılar yaşayabilmektedir.

Öğrenci arkadaşlarımız İngiltere’de neler kazandı?

Dil okuluna gelen öğrencilerin yaşadığı bazı kaygılar vardır. Acaba İngilizcem gelişecek mi? Maddi- manevi olarak yorulacağız buna değecek mi? Buna dair pek çok kaygıyı öğrenci arkadaşlarımızla görüştük. Her şeyden önce öğrencilerin özgüvenlerinin geliştiğini gördük. Bir öğrenci arkadaşımızın deyişiyle ‘Bağcığını kendin bağlamayı öğreniyorsun.’

Başka bir arkadaşımız ise durumunu şöyle ifade etti: ‘Londra bana çok şey kazandırdı kaybettirdiği bir şey olduğunu düşünmüyorum’ İngilizce konusunda ‘Okuldan çok sokakta daha iyi öğrendim’ diyen kişilerin yanında, ‘Siz ne kadar çabalarsanız ne kadar istekli ve açık olursanız o kadar İngilizceniz gelişir’ ‘Burada hiçbir şey yapmasanız dahi sürekli markette gitseniz bile birkaç kelime ve listening olarak kendinizi geliştirebilirsiniz’ ‘Dil kursunun kendi yaptığı aktivitelere katılmanız hem sosyal olarak arkadaş edinmenize yardımcı olacak hem de speaking açısından yardımcı olduğunu göreceksiniz.’ diyen öğrenci arkadaşlarımız da oldu.

Bunların dışında konuştuğumuz öğrenci arkadaşlarımızın dünyaya farklı bir pencereden bakmaya başladıklarını ve dünyanın Türkiye’den sınırlı olmadıklarının bilincine vardıklarını gördük. ‘Burada nasıl bir hayat seçeceğin tamamen kişiliğine bağlı ne istediğini bilen biriysen hedeflerine ulaşırsın’ ‘Farklı insanlar tanıdıkça kendimdeki eksikleri fark ettim’, ‘Londra’da sürekli kayboldum yolumu kaybettiğim zamanlar oldu bu beni insanlara soru sormaya itti böylece kendime olan güvenim daha da arttı. Artık nerde olursam olayım yolumu bulacağımı biliyorum’. ‘İnsanları yargılamamayı öğrendim.’

Başka bir öğrenci arkadaşımız durumunu şöyle ifade etmeyi tercih etti: ‘Buradaki kazanımım sadece İngilizcemin gelişmesi. Kaybım ise sadece maddi olarak.’ ‘Burada “olabilir” sözcüğü bende içselleşti, bu da olabilir diyebiliyorum, burada şaşırmamayı öğrendim.’ ‘Farklı kültürlerden insanlar, farklı düşünceler, farklı yemekler..’

Buna ilişkin olarak bir öğrenci arkadaşımızın yaşadığı bir olaydan  kısa bir kesit sunmak istiyoruz: “Burada insanların ses çıkaracak kadar burun silmesi benim hoşuma gitmemişti. Bir gün dayanamayıp yabancı bir arkadaşımla bu konuyu konuştum neden insanların burun silme alışkanlıklarının bu şekilde olduğunu sordum arkadaşım ise, ‘siz sürekli burnunuzu çekiyorsunuz bu daha mı iyi biz onu yaparak hem rahatlıyoruz hem bu daha sağlıklı.’ demişti sonra düşündüm evet haklıydı.”

Başka bir arkadaşımız ise insan ilişkileri açısından kendi durumunu şöyle ifade etmiştir: ‘İnsan ilişkilerinde herkesin bizim gibi olmadığını bizim için olumlu olan bir davranışın onlar için farklı bir durum olacağının bilincine vardım ve bu konuda kesinlikle dikkatli olmam gerektiğini anladım’

Yukarda değindiğimiz birçok durum buraya gelecek öğrenci arkadaşlarımızın yaşayacağı muhtemel durumlardır. Öğrenci arkadaşlarımızın İngiltere’de yaşadıkları değişimi, burada karşılaştıkları sıkıntıları ve burada neler kazandıklarını sizlerle paylaştık.  Dil kursuna gelen öğrenci arkadaşlarımız hayatının dümenini kendi ellerine alıp ne kazanacağını ve ne kaybedeceğini kendileri belirlediler. Peki ya siz?

 

Ebru CANLI – SASAM İngiltere Şubesi Stajyeri
Necmettin Erbakan Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Yüksek Lisans Öğrencisi
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız

img

Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM); 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bağımsız bir düşünce kuruluşudur. Sahipkıran; Müşteri (Jupiter) ve Zühre’nin (Venüs) aynı hizada (bir burçta) oldukları zamanda doğan kişilere atfedilen bir sıfattır. Bu kişilerin cihangir olacaklarına inanılır. Cengiz ve Timur Hanların Sahipkıran oldukları bilinmektedir. Türk Dil Kurumunun yayınladığı güncel sözlükte, Sahipkıran için; “güçlü ve üstün hükümdar” tanımı yapılmaktadır.

Comments are closed

Benzer Gönderiler