Merkezimizce düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 69’uncusu, Aile Danışmanı ve Disleksi Eğitmeni Özkan ÇAĞLAR’ın sunumu ile “Öğrenme Güçlüğü, Nedenleri ve Öğrenme Güçlüğü Yaşayan Çocuklara Yardım Teknikleri” başlıklı bir söyleşi şeklinde gerçekleşti.
Bilgilendirici sunumu için Sayın ÇAĞLAR’a teşekkür ediyor, söyleşiden bazı notları okuyucularımızın istifadesi için aşağıda sunuyoruz. (Sayın ÇAĞLAR’a Disleksi Etkinlikleri isimli facebook sayfasından ulaşılabilir)
SÖYLEŞİDEN NOTLAR:
Özel Öğrenme Güçlüğü; Disleksi, Diskalkuli ve Disgrafi gibi nörolojik bozuklukların geneline verilen bir isimdir. Ancak yaygın kullanım olarak özel öğrenme güçlüğü yerine aslında sadece bir alt dalı olan “disleksi” kavramı kullanılmaktadır. Öğrenme Güçlüğü, bir hastalık değil, nörolojik bozukluktur. Hastalıklar, tedavi sonucu geçer ancak öğrenme güçlüğü gibi nörolojik bozukluklar tedavi edilemez, sadece bu durumla nasıl baş edileceği öğrenilebilir.
Özel öğrenme güçlüğü, bir zihinsel özür veya engel değildir. Bu güçlüğü yaşayan bireyler, genelde normal ve normal üstü zekaya sahiptirler. Örneğin Albert Einstein ve Steve Jobs’un özel öğrenme güçlüğü yaşayan bireyler olduğu bilinmektedir.
Disleksi, Doktor Berlin tarafından 1887 yılında teşhis edilen bir nörolojik bozukluktur. Batı’da 1925’lerden itibaren bilinmeye başlanılan bu rahatsızlık, Türkiye’de yeni yeni bilinmeye başlamıştır. Toplum olarak bu konudaki farkındalık açısından çok zayıfız. Bu konuyu çalışan akademisyenimiz çok az ve konuyla ilgili Türkçe yayınlanmış sadece 10 kadar teorik kitap var. Bu kitaplar teorik olduğu için aileler ve eğitimciler bunlardan yararlanamıyorlar. Bu çocukların yazı puntosu daha büyük, hecelerin farklı renklendirildiği, satır boşluklarının özel ayarlandığı ders kitapları ile yaşadıkları nörolojik bozuklukları aşmaya yönelik pratik yapacakları kitaplara ihtiyaçları var. Ancak piyasada bu eksikliği giderecek kitap yok. Ben kendi gayretlerimle sesli versiyonları olan bazı hikaye metinlerinden oluşan bir kitap hazırladım. Bu kitabı öğrencilerime verdiğimde faydasını görüyorum. Milli Eğitim Bakanlığı, hem ders kitapları açısından hem de okuma ve pratik yapma kitapları açısından bu ihtiyaca yönelik çalışmalar yaparsa, aileleri çok memnun eder.
2017 Ocak verilerine göre ülkemizde özel öğrenme güçlüğü tanılı 41.452 öğrenci bulunmaktadır. Bu sayıya her ay ortalama 1000 öğrencinin eklendiği tahmin edilmektedir.
Disleksi, aileden genetik yolla geçer.
İstatistiklere göre her 5 kişiden birinin disleksisi var.
Disleksik bir beyin, yazılı ve sözlü bilgileri farklı şekilde işler. Bu bireylerde bilgiler bazen unutulur, karıştırılır ya da bazı bilgi parçaları atlanılır. Disleksi, beynin kelimeleri işleme biçiminden kaynaklanan bir farklılık olmakla birlikte, okuma ve yazmadan daha fazlasını etkiler. Disleksik bireylerde organizasyon, matematik ve hafızada da sorunlar çıkabilmektedir.
Bu bireylerde okuma esnasında; okuduğu yeri kaybetme, hatalı okuma veya okuduğunu sınırlı anlama gibi sorunlar görülür. Bu nedenle yüksek sesle okuma yaptıklarında karşılaştıkları tepkiler yüzünden sınıfta kendilerine bir şey okutulacak ve kendileriyle dalga geçilecek diye çok endişelenirler. Yazarken ise; noktalama işaretlerini veya sözcükleri unutma ve fikirleri organize etmede güçlük yaşadıkları için bütünlük arz eden cümleler/paragraflar yazmada sorun yaşarlar. Ayrıca hazır bir metni deftere ve kağıda geçirmede de sorun yaşayan disleksik bireyler vardır. Bunun nedeni görsel disleksidir.
Disleksik bireylerde, sıralamaları hatırlama güçlükleri de görülür. Harfler, telefon numaraları ve hatta gün ve ayların sıraları karıştırılabilir.
Görsel dislekside harfler karıştırılır, yazılı bir metin deftere geçirilirken hatalı kopyalama yapılır ve yazma işlemi çok yavaş olur. Kelimeler yanlış telaffuz edilir, sözcükleri hecelere ve seslerine ayırma sorunları yaşanır.
İşitsel dislekside dikkat dağınıklığı, söylenilen yönergeleri unutma ve gürültüden rahatsız olma gibi durumlarla karşılaşılır.
Disleksinin neden olduğu yavaş işleme hızı nedeniyle öğrenciler, öğrenmede, hikaye yazmada, kitap okumada ve ev ödevlerini yapmada büyük zorluklar yaşarlar. Çünkü normal bir bireyde çalışan bellek olarak adlandırılan bellekte 5-7 birim arasında bilgi tutulur ve işlenirken, disleksik bireylerin çalışan belleklerinde 3 birim bilgi bile zor tutulur ve zor hatırlanır.
Bir işi zamanında bitirmek, isimleri hatırlamak ve odaklanmayı sürdürmek, özel öğrenme güçlüğü yaşayan bireyler için zor görevlerdir.
Yaşadıkları bu zorluklar nedeniyle öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar, okulda öğretmenlerinden ve/veya arkadaşlarından anlayış görmedikleri takdirde okulu sevmezler. Genellikle mutsuzdurlar, okulda ve sosyal ortamlarda geri çekilip sessiz kalmayı tercih ederler ve anlaşılmadıkları için kızgın ve hayal kırıklığına uğramış olurlar. Bu nedenle başta rehber öğretmenler ile anaokulu ve sınıf öğretmenleri olmak üzere tüm öğretmenlerin bu tarz rahatsızlıkları olan öğrenciler ve onlara yönelik çalışmalar konusunda bilinçlendirilmesi, bu çocukların okul ortamında ve diğer sosyal ortamlarda dışlanmamaları açısından çok önemli.
Disleksili bireyler, sıklıkla eşyalarını unuturlar ya da kaybederler. Sol ve sağlarını karıştırırlar, yönergeleri ve işlem sıralarını hatırlamakta zorlanırlar.
Bu bireyler için;
Hafıza tekniklerini kullanmak hatırlamayı kolaylaştırır.
Sözcükleri öğretirken görselleştirmek, zihinde canlandırmayı kolaylaştırır.
Uzun kelimeleri heceleyerek okumak okumayı kolaylaştırır.
SÖYLEŞİDEN KARELER:
Comments are closed