Bağış Sepeti

Yasal Uyarı: Kaynak gösterilmeden ve açık link verilmeden sitede yer alan yazılar kullanılamaz.

Sağlık

KORONAVİRÜSÜN PSİKOLOJİK ETKİLERİ – 1

Prof. Dr. Recep Recepov

 Psikolog, güzel bir kız gördüğünde kızı değil, ona bakanları inceleyen adamdır. I. Merlost’un deyimi veya görüşü bu yönde iken, birde psikologların kendi görüşü vardır; “Bizim yolumuz hem yakın hem kısadır, herkesin anlaması ve sevmesi kolay değildir”.

İçinden geçmekte olduğumuz günlerde insanlar toplumsal baskı altında kalmaktadırlar. Bu süreç içerisinde televizyon ile birlikte, diğer kitle iletişim araçları ve sosyal medya üzerinden yapılan baskıyı daha derinden hissetmekte ve birbirlerini etkilemektedirler.

Bunun gibi süreçlerden geçtiğimiz dönemlerde, içsel farmakoloji, pozitif stres taraftarıyım. Çünkü bu durum insanların içlerinde bulunan gizilgüçlerini ortaya koymakta ve stres durumunun tespitinde önemli rol oynamaktadır.

İçsel farmakolojiye gelince, insanlarda var olan pozitif stresi ve gizilgüçlerinin sağladığı olanakları açığa çıkarır. Korku hormonu olan adrenalin, içsel farmakolojiye bağlı olarak, hırs ve mücadele hormonu adını verdiğimiz noradrenaline dönüşür. Bu da içsel farmakolojinin psikolojik olgusunun ortaya çıktığı durum, yani psikolojidir. Psikolojidir, çünkü fikirler kendi kendiliğine harekete geçemezler ve insanları da harekete geçiremezler. Fikirler sinirler, hormonlar üzerinden hareket ederek sinyallerden oluşan bir bütün sistemi oluştururlar, insan psikolojisi ise orkestra şefinin görevini üstlenmiş durumdadır.

Durum buysa, insan psikolojisi şeflik görevini üstlenmişse, insanlarında koronavirüs ile ilgili süreçte hastalık ve toplumsal ortam konusunda bilimsel bakış açısına odaklanmaları gerekmektedir. Günümüzde insanların gözlemlediğimiz koronavirüs histerisine kapılmamaları için dünyada olup biten olaylar ışığında gerçeği kabullenmeleri gerekmektedir. Gerçekleri kabullenmemiz koronavirüse karşı psikolojik direncimizin gelişmesinin birinci şartı olup, gerçekleri görmemizi ve mücadeleye atılmamızı sağlar. Eğer insanlar, bu durumu kabullenmeyip, bunları görmezden geliyorlarsa, ya korkmaktadırlar ya da meydan okumaktadırlar.

Çoğu insan, koronavirüs tehdidi altında, zorunlu karantina şartlarına riayet etmeleri gerektiğinde, korku ve kaygı yaşamaktadırlar. Bunun gibi durumlarda, sadece insanların sağlık durumlarının değil, duygu durumlarının da bozulmamasına dikkat etmeleri gerekmektedir.

 KARANTİNA VE UZAKTAN EĞİTİM SÜRECİNDE İNSANLAR NE YAPMALILAR

Bunları: a) duyumlara itibar etmeme; b) düzenli şekilde Dünya Sağlık Örgütünün, Yerel Sağlık Kurumlarının sayfalarından, Yerel Yönetim Platformlarından bilgilerin toplanması şeklinde sıralayabiliriz. Bu sıralama, 1) gerçekleri duyumlardan ayrıt etmemizi; 2) korkumuzun azalmasını sağlar.

– Koronavirüsün yayılmasıyla ilgili paylaşılmakta olan bilgiler sizi rahatsız ediyorsa, bu tür bilgileri izlemeyi, okumayı ya da dinlemeyi asğarıya indirin.

– Kendinizi ve yakınlarınızı salgının psikolojik etkilerinden korumak için sadece güvenli ve kontrol edilmiş kaynaklardan elde edilen bilgileri incelemeye zaman ayırın.

– Çocuklar koronavirüsten korkmaya başladıysalar, yakınları onlara duygu ve düşüncelerini olumlu bir şekilde dile getirmeleri konusunda yardımcı olmalıdırlar.

– Bu gibi durumlarda yaratıcı oyunların oynanması, resim yapma gibi etkinlikler çocukların bu süreci atlatmalarını kolaylaştırmaktadır.

– Çocuklarla durumun açık bir şekilde değerlendirilmesinin yapılması, durumun kolay atlatmalarına yardımcı olabilmektedir.

– Ortaya çıkan durum ile ilgili probleme dair ortak çözümün aranması çocukların endişelerini azaltmaktadır.

– Büyüklerin zor durumlarda davranış ve duygu durumlarını yönetme şekillerinin çocuklar tarafından gözlemlenmekte olduğunun unutulmaması gerekmektedir.

– Yaşlı insanlara, olup bitenler ve bulaşma riski konusunda net bilginin basit ve anlaşılabilir şekilde anlatılması gerekmektedir. Gereksinim duyulan her anda bu bilgileri tekrarlayın.

– Yalıtılmış olmaları, yaşlı insanların, özellikle bilişsel bozuklukları veya bunama belirtileri olanların daha huzursuz, kızgın, telaşlı ve tedirgin olmalarına neden olabilmektedir. Bu insanlara bilgilerin iletilmesi sırasında, bilgilerin yazılı olarak ya da resimler şeklinde yetirilmesi daha yararlı ve olumlu sonuçlar vermektedir.

– Karantinada ya da yalıtılmış veya uzaktan eğitim almaktaysanız, fiziki olarak aktif durumunuzu koruyabilmeniz için her gün kültürfizik egzersizler yapmayı alışkanlık haline getirmeye çalışın.

– Toplumsal bağlarınızı koparmadan devam ettiriniz. Yakınlarınız ile iletişim halinde kalınız. Teknoloji çağında yakınlarınız ile internet üzerinden, elektron posta aracılığıyla, sosyal ağların, video konferans, telefon ve akıllı telefonlar yardımıyla iletişimde kalmanız kolaylıkla gerçekleştirile bilinmektedir.

 KORONOVİRÜS HİSTERİSİNDEN KORUNMAK İÇİN PSİKOLOJİK MASKENİZİ TAKINIZ!

Koronavirüs histerisinden korunma amaçlı “Psikolojik Maskelerinizi” takınız. Sosyal ağlarda koronavirüsle ilgili yapılan paylaşımların baskısı ve medya histerisinin etkisi altında kalınmaması için bir psikolog olarak verilebilecek tavsiyeleri şöyle sıralayabiliriz:

İçinde bulunduğumuz günlerde sosyal ağlarda koronavirüsle ilgili yazılıp çizilenlere bakıldığında panik yayan, fantastik söylentilerden oluşan, hatta yabancılar aleyhinde tehditler savuran, sağlık çalışanlarını, elzem hizmetleri yerine getirenler ve birebir tehlike içinde çalışanları eleştiren içeriklerle karşılaşmak mümkündür.

Günümüzde facebook, instagram gibi en popüler Sosyal Paylaşım Sayfalarında koronavirüs konusuna değinilmeyen paylaşımlara rastlamak neredeyse mümkün değildir.

Bu ve buna benzer durumlarda etrafımızda ve popüler Sosyal Paylaşım Sayfalarında olup bitenlerle ilgili histerinin durdurulabilmesi veya histeriden kendimizi koruyabilmemiz için bu paylaşımlar ve etkilerini psikolojik olarak nasıl değerlendirebiliriz?

Böylesine durumlarda, insanın doğasından kaynaklanan ve insanların davranışlarını etkileyen içlerinden gelen dürtülerinden doğan ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarında, onların psikolojisini etkileyen mekanizmalara bakmamız ve bununla ilgili durumlar hakkında bilgi sahibi olmamızda yarar vardır.

– Ortaya çıkan panik havasının baskısından korkan insanlar, bulaşıcı hastalıkla ilgili kendi görüşlerini paylaşmakla birlikte, güvenilir olmayan tavsiyeleri bol keseden dağıtırlar.

– Kendi kişiliğinin farkına varma duygusunu yansıtma düzeyi düşük olan insanlar, korkuya kapılanların ön saflarında yer alanlar ya da “Pireyi deve yapan” insanlardır. Bu insanlar, kendilerinin iç dünyalarında mevcut olan içerikleri, dış dünyadaki içeriklerden ya da etkenlerden ayırt etmeyi başaramayan, tepki verme ve eleştirel düşünme yeteneği zayıf olan insanlardır. Bu tür insanlar sürekli iletişimde olmaya, başkalarının onları onaylamasına veya onaylamamasına ihtiyaç duyan insanlar olup, etraflarında olup biten değişiklikler karşısında kolaylıkla kendilerini kaybedebilen insanlardır.

– Bu şekilde panik salınımı yapan insanlar, davranışlarıyla deyimleri birbirini tutmayan, içlerindeki korkuları ile savaş halinde olmakla birlikte, oldukça yüksek kaygılarıyla başa çıkmaya çalışmaktadırlar. Bu insanların sosyal paylaşım ağlarında duygularının dışa vurumunu sağlamaları, onların kaygılarının azalmasına yardımcı olmakta ve böylelikle bu insanlar bir şekilde günlük hayatlarındaki sorumluluk ve görevlerinin üstesinden gelebilecek duruma gelebilmektedirler.

– Bu şekilde etraflarına panik yayanlar, bir bakıma, diğer insanların hesabına, kendi kendine psikoterapi uygulamış oluyorlar. Bu insanlar, birilerinin, bir yerlerde koronavirüse yakalandığına dair haberin tamamını değil, bir kısmını televizyonda izlediklerinde, sanki koronavirüs onların evlerinin eşiğine dayanmış ve hemen akciğerlerine nüfuz edecekmiş hissine kapılırlar. Evet, bu durum onlar için kendi kendilerine uygulayabilecekleri bir psikoterapi için hazırladıkları zemindir. Çünkü etraflarında olup bitenlere dair kendi görüşlerini betimleyip facebook, instagram gibi farklı sosyal ağlarda paylaştıkları mesajlarla, bunlardan kendilerini soyutlamış, koronavirüsü sosyal ağlarda bırakmış hissini yaşamaktadırlar. Bu durum onlar için kendilerine geçici rahatlık sağlayacak psikoterapi görevini görmektedir ve geçici olarak da onları rahatlatmaktadır.

– Ulaşmış oldukları rahatlama geçici olduğu için bu insanlar, kendi kendilerine yapabilecekleri psikoterapilerin yeni seanslarının arayışına çıkmaktadırlar. Tekrar ve tekrar, onların kaygılarını arttıran haberlerin yeni porsiyonlarının peşinde koşarlar. Onlar koştukça kaygılarının düzeyi yükselir, tekrar ve tekrar bir şeyler yazma ve paylaşma gereksinimi duyarlar.

Koronavirüs paniği pompalayan mesajların popüler Sosyal Paylaşım Sayfalarına salıverilmesi, ilk koronavirüs vakalarının bildirilmesi ile insanlarda “Koronavirüse karşı stok savaşı” adını verebileceğimiz alışveriş telaşına da yol açmaktadır. Bu telaş, onların satın alıp da kullanamayacakları maskelere hücum etmelerine neden olabileceği gibi, ilginç sonuçları da kendisiyle beraberinde getiren korunmuşluk hissini doğurmaktadır.

Geleneksel olarak, toplu paniğin başlamasıyla, maskeler ile beraber tahıl ürünlerinin, şekerin, bitkisel yağların stoklanmasına getirmektedir. Takılmayacak maskeler ile beraber satın alınarak stoklanmış ürünler, insanlık tarihindeki eskiden kalma kaygı giderme yöntemi ise, maskeler insanlar için koronavirüsten koruyucu muska görevini yapmaktadır.

Yukarıda bahsini etmiş olduğumuz durum insanların içinde bulundukları toplumun genel kültürü ile ilgili olan kısmını oluşturmaktadır. Gerçekte ise koronavirüsten korunmanın kişiler arası ilişkilerin en aza indirilmesi, evden çalışma imkânından yararlanılması, sık sık ellerin yıkanması şeklindeki hijyen kurallarına uyulması gibi gerçek ve etkili yöntemleri de vardır.

Devletin ya da hükümetin koronavirüsle ilgili bilgileri saklamakta olduğuna dair kanaate sahip olmaları ve güven ortamının oluşmaması durumunda insanların kaygıları ve korkuları artmaktadır. Güvensizlik ortamının oluşturduğu zeminde ise duyumlar ve dedikodular ortaya çıkmaya başlamaktadır. Mutlaka, “Eşimin bir doktor arkadaşı, büyük bir hastane grubunun koordinatörü ve aynı zamanda başhekim. Kendisi ile zoom üzerinden iki saatlik bir görüşme yaptık. Sizlere anlattıklarını madde madde iletmek istiyorum. Verilen enfekte kişi sayısı gerçek sayının çok altında…” şeklinde başlayan rivayeti anlatmakla, koronavirüsün konuşulduğu ülkede çoktandır var olduğunu ve hatta hayatını kaybedenlerin bile olduğunu paylaşan insanların olacağı kesindir. Kontrol etmek, doğrulamak ya da aksini ispat etmek mümkün değildir, çünkü herkes neye güveneceğini kendisi seçmektedir. Deneyimlerime dayalı olarak verebileceğim bir örnek. İki eş arasında bile bu türden haberlerle ilgili farklı görüşe rastlamak mümkündür. Eşlerin birisi güvenli ortamın oluşturulması konusunda endişe duymakta iken, diğeri, “Eşim delirmiş olmalı, olmayan koronavirüsten bahsedip duruyor” diyebiliyor.

Eşler arasında görüş ayrılıklarının olması, ülke vatandaşlarının bir kısmının koronavirüsün saçmalık ve dikkate değer bir şey olmadığı inancında olduğunu gösterir. Diğer bir kısmı paniğe kapılır ve oldukça derin duygu durum halini baştan geçirir.

Durum ortada, hastalık ciddi, virüs farklı farklı insanları farklı şekilde etkilemektedir. Bir insanın taşıyıcı ile temas etmesi halinde hastalanıp hastalanmayacağı, buna bağışıklık da dâhil olmak üzere, çok sayıdaki etkene bağlıdır.

Çok sayıdaki etkenlerden önemli olanı da bağışıklıktır. Stres ve kaygı yaşamamız durumunda bağışıklığımız sarsılmaktadır. İnsanlar bir ay, iki ay ve daha fazla koronavirüs beklentisi içinde yaşarlar. Bu durumun bir türlü geçmemesi ve devam etmesi durumunda daha uzun süreli stres ve kaygının yaşanması anlamına gelmektedir. İnsanlarda üzüntü, sıkıntı, endişelenme şeklinde ortaya çıkmakta olan ruh hali psikofiziyolojik fonksiyonların kötüleşme sürecini başlatır. İnsanların verimliliği düşer, etrafta olup bitenler hakkında uyumlu düşünme yetisini kaybetmesi bağışıklığın zayıflamasına getirir.

İnsanların bağışıklğının zayıflaması, insanların koronavirüs ile hastalanmamaları durumunda bile, psikosomatik değişimlerinin baş ağrısı, uykusuzluk, depresif belirtilerin ortaya çıkması şeklinde görülmesine ve şiddetlenmesine neden olmaktadır.

Genel olarak, bedensel güzelliğimizi, somatik sağlığımızı düşündüğümüz kadar zihinsel sağlığımızı da düşünmemiz gerekmektedir. Nedeniyse, kaygılı olan kişinin salgı bezleri stres hormonu kortizolu üretmeye başlar, bu da sırasıyla insanın düşünme yetisini etkiler, kan bileşiminin değişimine getirir ve sonuçta tehlike arz eden durumları ve düzeylerini hatalı değerlendirmelerine neden olur.

Her zaman, insanlar kaygılandıkları anda, onları iki problem takip etmektedir.

  1. Kaygılanmamaları gerektiği anlarda, hüzne kapılmaları.
  2. Önlem almaları gerektiği anda ise, umursamazlık etmeleri.

Bunun gibi durumlarda, bu iki problem ile ilgili, insanların iki soruya cevap vermeleri gerekmektedir.

Birincisi, bahsi edilmekte olan olay nedir ve nerede olup bitmektedir?

İkincisi, bu olayın benim ile olan ilişkisi nedir?

Bu iki problemle ilgili, o iki soruya cevap ararken, insanların bu olaylar karşısında sergileyecekleri duruşları hakkında da iki şeyi unutmamaları gerekmektedir. Bunlar:

  1. a) teknoloji çağının nimetlerinden yaralanmaktayız;
  2. b) teknoloji nimeti internette en küçük olay bile devasa boyutlara kadar büyütülebilmektedir.

Bu da insanların A veya B bilgiyi elde ettiklerinde ve değerlendirdiklerinde, kaygılanmaya ya da kaygılanmamaya dair kendileri için belli bir sonuca varmalarında yardımcı olmaktadır.

Koronavirüs salgını var diye, koronavirüs ile savaşmakta olduğumuz şu günlerde, Kıbrıs’a tozlu hava gelmeyecek veya diğer hastalıklar ortadan kalkacak ya da bekleyecek diye bir kural yoktur. Biz insanlar da koronavirüs var diye internetten vazgeçmiyoruz. Tam tersine iki elle internete sarılıp bilgi aramaktayız.

 

Bu durumda hem insanların bilgi sahibi olmaları hem de sağduyulu hareket etmeleri için ne yapmaları gerekmektedir?

 

Eğer siz, kendinizin duygusal olarak bu durumun bulaşmasına yatkın olduğunuzu düşünüyor iseniz, kendinizi korumak için psikolojik maskenizi takmanız gerekmektedir. Psikolojik maskenizi takmanın en kolay yolu, koronavrüsle ilgili olumsuz paylaşımlar yapıp, panik yayan insanların paylaşımlarına katılmayabilirsiniz, bu tür sayfaları hızlıca geçiştirebilirsiniz, etrafınızda bulunan insanlardan koronavirüs konusunu açmamaları ve tartışmamaları konusunda ricada bulunabilirsiniz.

Unutmayın ki, insanlar eczanelerdeki tüm maskeleri satın almış olsalar bile, biz istediğimiz zaman, kendimiz için, kendi sınırlarımızı çizme yoluyla, birer psikolojik maske oluşturabilir ve kendimizi psikolojik olarak koruyabiliriz.

Peki, istediğimiz zaman oluşturabilir ve kendimizi koruyabiliriz dediğimiz sınır ve psikolojik maske nedir?

Bunlar:

  1. a) reddetmek için kullanabileceğimiz “Hayır” kelimesi ve gerçekten de “Hayır” diyebilme;
  2. b) olumsuzluk ve panik salınımı yapan internet mecralarından, yani popüler Sosyal Paylaşım Sayfalarından çıkma,
  3. c) ruhumuzu zehirleyebilecek insanlardan uzak durmak ve iletişim kurmamak;
  4. d) Herhalükarde, 37 derece ateşi olmasına bakmaksızın, doktora koşacak insanların sayısı da az olmayacaktır ve bu insanlar sağlık evlerinde, polikliniklerde ve hastanelerde kalabalık oluşturarak virüsün yayılmasına yardımcı olacaktırlar. Diğer taraftan da bu durum karşısında sağduyulu davranacak insanlar da olacaktır. Tavsiyem, sağduyu sergileyenlerin safında saf tutunuz;
  5. e) hatırlatma şeklindeki bir psikolojik maske daha var. Unutmayın, dünyada ve hayatımızda, koronavirüs haricinde, çok sayıdaki şeyler ve konular bulunmakta olup, bunlar aşk, arkadaşlık, çocuklarımız, para, iş hayatımız, siyaset olmakla birlikte bu konular koronavirüs olsa da, olmasa da, her zaman güncelliğini korumakta olan konular şeklindeki sınır ve psikolojik maskelerdir.

Eğer siz piyasanın altının üstüne gelmemesinden sorumlu borsa elemanı, hastaları kurtarmakla görevlendirilmiş doktor değilseniz, kendi işinizle uğraşmaya devam ediniz. Kendinizi düşünün ve bir şey yapamayacağınız yerlerden, konulardan uzaklaşın, azami düzeyde kendinizi düşünün, gevşeyin ve ruhsal sağlığını koruyunuz.

Sonuçta, koronavirüsle ilgili sorulan sorular, verilen tavsiyeler konusunda ciddi şekilde düşünün ve dürüstçe cevaplayın. Düşünmeniz ve dürüstçe cevap vermeniz gereken soru şudur. Eğer siz koronavirüse yakalanır ve hastalanırsanız, bu durumda size kim yardımcı olabilir?

Koronavirüsten koruyucu psikolojik maske nedir sorusunun devamı olarak koronavirustan korunmanın kolay değil, zor bir iş olduğunu hatırlatmaktır. Çünkü insanlar paniğe kapılmış ve kaygı yaşamakta olduğu böyle dönemlerden geçilirken akla yatkın akıl yürütme pek fazla da etkili çalışmamamaktadır. Yine de insanlara bu ve bunun gibi durumların sonuçlarının onlara da dokunacağını anlatmak yararlı olacaktır. Bunları anlatırken koronavirüs salgınına yakalanmaktan korkan kişilere “Koronavirus paniğinde salgına yakalanmak, gerçekten hastalanmaktan daha kolaydır”, “En kötü hastalık paniktir” sözünü hatırlatmakla, alınacak önlemlerde orta yeri bulmayı çalışmalarının gerektiğini hatırlatmak ve tavsiyelerde bulunmaktadır. Bu tavsiyeler ise:

Koronaviruse karşı gerekli önlemler alabilmek için; kendinizi düşünün, dünyayı sarmış felaket sayılan koronavirüs hakkında daha az okuyun, dinleyin ve tartışın, çünkü hasta olmaktan, başkalarının paniğine kapılmak daha kolaydır. Ancak aymazlık örneği de olmayın.

(Devam Edecek)

 

 

img

(Ankara) 1981 Kayseri doğumludur. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden lisans, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Anayasa Hukuku Anabilim dalından yüksek lisans derecesi almıştır. 6 ay süreyle İngiltere’de devlet teşkilatı, temel hak ve hürriyetler, sivil toplum kuruluşları hakkında araştırmalar yapmıştır. Anayasa Hukuku alanında yayımlanmış çalışmaları bulunmaktadır. Halen Hacettepe Üniversitesinde Kamu Hukuku Doktora çalışmasına devam etmektedir.

Comments are closed

Benzer Gönderiler