Bağış Sepeti

Yasal Uyarı: Kaynak gösterilmeden ve açık link verilmeden sitede yer alan yazılar kullanılamaz.

Ülke Masaları

BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİ İÇİN KERKÜK’ÜN ÖNEMİ

Murat EMEÇ

Kerkük’te bayrak krizinin bugününü anlamak için geçmişe bakmak gerekiyor. Kerkük Valisi Necmettin Kerim’in talimatıyla Kerkük’teki kamu binalarına Irak bayrağının yanında IKBY bayrakları da asıldı. Dolayısıyla zaten suların dinmek bilmediği bir şehir olan Kerkük’te krizin ayak sesleri duyulmaya başladı.

ABD sonrası Kerkük

ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında Kerkük, Irak’ın en tartışmalı meselesi haline geldi. Bazı istatistiklere göre; işgalden sonra 600 binden fazla Kürt, Kerkük’e göç ettirildi. ABD işgali öncesi 840 bin civarında olan Kerkük nüfusu, kısa zamanda arttı ve bugün nüfusun 1,5 milyonu geçtiği biliniyor.

Bilinçli olarak yapılan bu nüfus değiştirme politikasıyla beraber Türkmenler üzerinde baskı da arttı. Kerkük’ün yönetiminden sorumlu idari birimlerin neredeyse tamamının başına aşırı milliyetçi Kürt yöneticiler getirildi. Özellikle Necmettin Kerim’in vali olmasından sonra Kürtler için yeni yerleşim yerleri kuruldu. Hatta Kerim’in kararıyla Türkmen arazileri kamulaştırıldı ve Kürt yerleşimciler için yeni konut projeleri yapıldı.

Tüm bu yapılanların arka planında, Kerkük’ün Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) bağlanması amaçlanıyordu. Sonrasında Kerkük’ün statüsünü belirlemek için nüfus sayımı ve ardından da referandum yapılacaktı. Süreç müsait olmadığından, işgalci güçler tarihi ileri çekmek zorunda kaldılar.

DAEŞ sonrası Kerkük

IŞİD’in Haziran 2014’te Irak’ta kontrolü sağlaması ve Kerkük’ün güneyindeki Havice ilçesinde de IŞİD’in hakimiyet kurması üzerine Irak Ordusu Kerkük’ten çekildi. Şehirdeki bu güç boşluğunu ise PKK doldurdu. Bu durum ise Kerkük ile Bağdat yönetimi arasındaki siyasi ve idari bağlantının fiilen kopmasına sebep oldu. Gün geçtikçe Kerkük ve çevresinde terör örgütü PKK’lı teröristlerin sayısı da arttı. PKK, Kerkük Valisi eliyle bölgenin koruyucusu haline geldi. Kerkük Valisi Kerim, PKK’lı teröristleri makamında misafir ederek de örgütü resmi olarak tanımış oldu.

DAEŞ sonrası Kerkük petrolleri üzerindeki IKBY denetimi de giderek arttı. Bunun üzerine Irak merkezi hükümeti, Kerkük petrolü konusunda IKBY ile anlaşma yapmak durumunda kaldı. Böylece idari ve hukuki olarak Kerkük petrolü üzerinde resmi ve hukuki hiçbir hakkı olmayan IKBY, Kerkük’teki petrolden de gelir elde etmeye başladı.

Neden Kerkük?

ABD ve kuklalarının (DAEŞ/PKK) bölgede olmasının tek sebebi, petrol. Kerkük, petrol zengini bir şehir. Amerikan Enerji Bakanlığı verilerine göre, Kerkük’ün petrol rezervleri 8,7 milyar varil. Türkiye’nin bir günlük ham petrol ihtiyacı ise, günlük 700 bin varil. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, Irak petrol üretiminin %40’ı Kerkük’te gerçekleşiyor. Ülkenin kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 6’sı da Kerkük’te bulunuyor.

Kerkük’te bulunan petrolün yanı sıra çok uluslu bir yapısının olması da, bölgeyi işgalci güçlerin odak noktası haline getiriyor.

Türkiye ve Kerkük

Kerkük’ün Türkiye için önem taşımasının tarihsel, etnik ve ekonomik nedenleri var. Türkiye, buranın bir Türkmen kenti olduğunu savunuyor ve yönetiminin özellikle herhangi bir etnik grubun eline geçmesine ya da IKBY’ye bağlanmasına şiddetle karşı çıkıyor. Bölgedeki farklı etnik grupların yönetimle ilgili ortak bir mutabakata varmasını istiyor.

Ayrıca, tarihsel olarak Kerkük, Türkiye’nin “Misak-ı Milli” sınırları içerisinde görülüyor. Kerkük’ün etnik ve tarihsel değerinin yanında petrol de Kerkük’ün Türkiye açısından önemini artırıyor.

970 kilometre uzunluğundaki Kerkük-Ceyhan petrol boru hattının günlük kapasitesi 150 bin varil. Bu boru hattı üzerinden Kerkük ve civarındaki yataklardan çıkartılan petrol, Ceyhan’a getiriliyor ve buradan da dünya pazarlarına satılıyor. 1977’de ilk akışı gerçekleşen ve yıllık taşıma kapasitesi toplam 70,9 milyon tonun üzerinde olan Kerkük-Ceyhan petrol boru hattı, Irak petrolünü Türkiye’ye taşıyor.

Dolayısıyla bu hattan petrol akışını olumsuz etkileyebilecek her türlü gelişme, Türkiye’nin hem ekonomik olarak zarara uğramasına, hem de enerji geçiş güzergahı olarak stratejik rolünün azalmasına sebep olabileceği için Türkiye tarafından dikkatle izleniyor.

 

Murat EMEÇSASAM Kuzey Irak Masası Uzmanı
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız

Related Tag:
img

Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM); 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bağımsız bir düşünce kuruluşudur. Sahipkıran; Müşteri (Jupiter) ve Zühre’nin (Venüs) aynı hizada (bir burçta) oldukları zamanda doğan kişilere atfedilen bir sıfattır. Bu kişilerin cihangir olacaklarına inanılır. Cengiz ve Timur Hanların Sahipkıran oldukları bilinmektedir. Türk Dil Kurumunun yayınladığı güncel sözlükte, Sahipkıran için; “güçlü ve üstün hükümdar” tanımı yapılmaktadır.

Comments are closed

Benzer Gönderiler