Bağış Sepeti

Yasal Uyarı: Kaynak gösterilmeden ve açık link verilmeden sitede yer alan yazılar kullanılamaz.

AZERİ-ERMENİ ÇATIŞMASININ VE TÜRKİYE’YE YÖNELİK TERÖRÜN ARDINDA ENERJİ PROJELERİ VAR

Kafkasya bir anda savaşın eşiğine geldi. Uzmanlara göre, 20 yıllık ateşkesi kronik Karabağ sorunu tehdit etmedi. Sorun, son zamanlarda hız kazanan TANAP projesi.

TANAP_Hatti

Kafkaslar ve Hazar’daki zengin rezervin AB’ye taşınmasına yönelik TANAP projesine göre Hazar’dan Türkiye’ye 2018’e kadar ekstra yılda 16 milyar metreküp, 2026’ya kadar ise 31 milyar metreküp doğalgaz akacak. Bunun 6 milyarı Türkiye’ye, diğeri AB’ye gidecek. Türkiye’nin Ortadoğu’daki üç önemli doğalgaz koridoru projesi DAEŞ ve PYD terörü nedeniyle ertelenirken, Kafkaslar’daki TANAP projesi öncesi de içte terör, Azerbaycan’da Karabağ sorunu hortladı. Konu ile ilğili görüşlerine başvurduğumuz Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu “Sorun Dağlık Karabağ’dan çok, 5 yıl sonra AB’ye akan gazın hangi rotadan geçeceğiyle ilgili” ifadelerini kullandı.

SORUN ENERJİ

katar_turkiye_dogalgaz_hatti
Katar doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılması için düşünülen hat

Prof. Kumbaroğlu, TANAP ile Türkiye üzerinden AB’ye akacak Azeri gazının bir anda yüzde 450 artacak olması ile Dağlık Karabağ sorunun alevlenmesi arasındaki bağlantıya dikkat çekti ve “Güney Kafkasya boru hatları Azerbaycan ve Gürcistan gelirlerini artırırken, Ermenistan devre dışı kalıyor. Bu, Kafkasya’daki gerginlikte Ermenistan için tek başına bir neden. Azerbaycan-Türkiye arasında 7 milyar metreküp doğalgaz boru hattı kapasitesi ise TANAP ile 2026’da 31 milyar metreküpe çıkıyor. Bu, AB için Rusya’ya enerji bağımlılığın da azalması, dolayısıyla fiyatların da düşmesi demek. Çatışma TANAP’ın geçtiği güzergaha sıçrarsa, o zaman soruna Rusya ve Türkiye’de taraf olmaya başlar” dedi. (Selim Efe ERDEM / STAR)

________

ANKARA’YA YÖNELİK TERÖR SALDIRILARININ ARDINDA DA TÜRKİYE’NİN ENERJİ POLİTİKALARI VAR

Ankara’da 5 ay içerisinde farklı noktalarda gerçekleştirilen patlamalarda 175 kişi hayatını feci bir şekilde kaybederken onlarca kişi de yaralandı. Üst üste yapılan bombalı saldırıların hedefinde özellikle neden Başkent Ankara olduğu ise tartışılmaya başlandı. Habervaktim’e konuşan terör uzmanları Türkiye’nin Başkent’ine yapılan saldırılarla devlete uluslar arası güçler ve terör örgütleri tarafından bir mesaj verilmeye çalışıldığını söyledi.

MESAJ VERİLMEK İSTENİYOR

Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) Başkanı Süleyman Erdem, özellikle neden Ankara’nın hedef alındığıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Ankara’nın son beş ayda üçüncü kez terör örgütlerince hedef alınması, terör örgütlerinin ve onların arkalarındaki uluslararası güçlerin Türkiye’ye bazı konularda mesaj vermek istemelerinin bir neticesidir. Türkiye’nin başta Suriye olmak üzere bölgesel konulardaki tercihlerinin ve özellikle enerji politikalarının, birilerinin tekerine çomak soktuğu anlaşılmaktadır. Bir yandan İslam dinini istismar eden IŞİD’in, bir yandan da PKK ve DHKP-C  gibi sol örgütlerin eş zamanlı terör eylemleri gerçekleştirmeleri ve son olarak da PKK’nın öncülük ettiği 10 sol terör örgütünün Birleşik Devrim Hareketi adı altında birleşerek Türkiye’yi hedef almaları, tesadüf olarak açıklanamaz”

TÜRKİYE’DEKİ PROJELERE ENGEL OLMAK

“Ankara’da 17 Şubat’ta gerçekleştirilen saldırının Azerbaycan’da düzenlenecek ve başta TANAP olmak üzere enerji projelerinin görüşüleceği Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı öncesine denk gelmesi, saldırı nedeniyle 14 Mart’a ertelenen toplantı öncesi 13 Mart’ta tekrar bir saldırı gerçekleşmesi, dikkat çekicidir.  Sonuç olarak saldırıların özellikle Ankara’da gerçekleşiyor olmasının, Türkiye’nin çeşitli konulardaki politikalarına ve tercihlerine bir tepki ve bu politikalardan vazgeçmesi için bir mesaj niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır.” (Osman AKDOĞAN, 17 Mart 2016, HABERVAKTİM)

img

Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM); 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bağımsız bir düşünce kuruluşudur. Sahipkıran; Müşteri (Jupiter) ve Zühre’nin (Venüs) aynı hizada (bir burçta) oldukları zamanda doğan kişilere atfedilen bir sıfattır. Bu kişilerin cihangir olacaklarına inanılır. Cengiz ve Timur Hanların Sahipkıran oldukları bilinmektedir. Türk Dil Kurumunun yayınladığı güncel sözlükte, Sahipkıran için; “güçlü ve üstün hükümdar” tanımı yapılmaktadır.

Comments are closed

Benzer Gönderiler